BABAKALE

Asya ve Anadolu topraklarının en batı noktasıdır. Kuzey Ege’de bulunup. Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı bir köydür. Sırtını Kaz dağlarına yaslamış,  Midilli’yi selamlamaktadır. Akdeniz iklimi hakimdir. Son zamanlarda oldukça popüler olan Assos ve Bozcaada (Geyikli feribotlarının hareket ettiği liman) arasında bulunur.  

Babakale Yaşam

Babakale köy halkını Türkmen ve Yörükler oluşturur. Halkın çoğu kıyı balıkcılığı, birkaç ailesi de çobanlık ile geçinir. 400-500 kişilik köy halkının deniz tutkusu ve balıkçılığı sonucu en iyi olta kalamarı, ahtapot, karides vb deniz kabuklularının olduğu ayrica orkinos, akya, kılıç balıkları avlanabilmektedir. Tutulan bu balıklar Türk tezgahlarına uğramadan direk yurt dışına sevk ediliyor. Köyde ot ve fırın yemeklerinin yanı sıra tepelerdeki kekikler ile beslenen hayvanların süt ve süt ürünleri meşhurdur. 

Köyün anadolu geleneği olarak evlerin kapılarındaki renkli ipleri görebilirsiniz. Bu ipler düğüm atılmamışsa ve aşağı doğru bırakılmışsa “evdeyim” tek düğüm atılmışsa “uzakta değilim birazdan geleceğim” ipe sıkıca bir iki düğüm atılmışsa “yakında değilim kısa sürede dönmeyeceğim” manasına geliyor.

Asya kıtasının bittiği son nokta olan Babakale’de, muhtarlık tarafından burada olduğunuzu belgeleyen bir sertifika veriliyor. Tıpkı Avrupa'nın bittiği son nokta olan Portekiz’deki Capo da Roca'da verildiği gibi. Sertifika'da şöyle yazıyor: 

"Babakale'yi ziyaret ettiği için verilmiştir. Kendisi gelişiyle bizi onurlandırdı, sevgi getirdi. Burası, Asya'nın ve Türkiye'nin en batı noktasıdır. Burada toprak biter ve insanı tarihsel masallar ülkesine götüren, denizler güzeli Ege başlar. Asya'nın ucundaki fener sevgi ve dostluk ışıklarını tüm dünyaya göndermektedir. Konuğumuz ve biz birbirimizi hiç unutmayacağız.

Gittiği her yere onunla selamlar yolluyor ve herkesi sevgiyle Babakale'ye çağırıyoruz."

Tarihçe

Antik adı Lekton/Lektos, Yunanca  (η Λέξτον) Lexton denilip “Rüzgarlı Burun” anlamına gelmektedir. Homeros İlyada’sında “Lektos’dan fırladılar denizden vardılar canavarlar anası çok pınarlı İda’ya” diye bahseder.

Babakale; Baba ve Kale isimlerinin Osmanlı zamanında buraya verilen iki ismin birleşmesinden oluşmuştur.  Köyün limanında zorunlu olarak rüzgar yüzünden demirleyen Osmanlı gemilerinden birinde  Yeniçeri dini önderi bir zat olarak tanınan Bektaşi babası Sultan Baba vefat ederek buraya gömülür. Daha sonraki denizciler buradan geçerken buraya Baba Burnu ismini takarlar. Demirleyen gemilere saldıran korsanlardan korunmak üzere buraya kale yapılır. Böylece ‘Babakale’ ismi ortaya çıkar.

Hırzü´l-Bahr Kalesi
Rivayete göre, bir deniz seyahati sırasında fırtınaya yakalanarak köyün doğal koyuna sığınan Sultan III. Ahmet, korsan saldırılarından şikayetçi köylüleri korumak üzere kale yapımı için Veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya talimat verir. Vezir Damat İbrahim Paşa da Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa’yı görevlendirir. (1723) Kalenin yapımı için çıkarılan fermanda yurdun dört köşesindeki mahkumların Babakale'deki çalışmalarından sonra serbest bırakılacakları vaat edilmiştir.

Köy halkına göre kalenin inşaatı başladığında hemen karşı tarafta bulunan Midilli Adasının Molivos kasabasında da aynı planda kale inşa edilmeye başlamış. Kışın sert esen lodos rüzgarları ve zaman ile duvarların bir bölümü yıkılmaya başlamış. Kültür Bakanlığı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü kontrolünde kalenin aslına sadık kalınarak restore edilmesini sağlanmış. Kale şimdi dimdik ayakta.

Babakale Kalesi düzgün kesme taştan Horasan tarzı kireç kum karışımı malzeme kullanılarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş. Kale, dikdörtgen planda ve 3500 metrekarelik bir alana yayılmış. Kare şeklinde dört burca sahip olan kalenin her burcunda on adet top yeri bulunuyor. Kaleye yuvarlak kemerli büyük bir demir kapıdan giriliyor. İlk girişte büyük bir dehliz yer alıyor, devamındaki kapıdansa kalenin içine giriliyor.

Fotoğraf: canakkaledenevar.com

Fotoğraf: canakkaledenevar.com

Kale kapısının üstündeki Kitabede “Bu yer terk edilmiş, uykuda sessiz sedasız, bir yer idi. Nefret edilen, kötü frenks korsanların saldırdığı, barındığı yer idi. Bu havaliye yerleşen Hz. Muhammed’in ümmetini, din düşmanları yaptığı seferlerle durmadan soyuyor, yağma ediyorlardı. Vezir Kaptan Mustafa Paşa, ki o, (zat-ı pak) yani Allah’a ve padişaha yakın insanlara karşı hayır ve ihsanda bulundu. Düşmanı dağın eteğinden kovmak çıkarmak için hemen çalışmalara başladı.”

Kaptan Mustafa Paşa bu kaleden başka, Babakale köyünde hamam, çeşme ve cami yaptı. Kalenin etrafı (sur) kale duvarlarla çevrilerek, buraya Müslüman Türkler yerleştirildi. Bir tarih sahifesine sığmayacak kadar önemli olan bu kale tamamlandığı vakit, Şair Vehbi kendisini zorlayarak 1155’de yapılmış olan, yani yapılış tarihini hesaplayıp yazdı. Mustafa Paşa yapısı oldu, bu sağlam güzel kale. Boğaz girişinde yapılan bu kaleyi, “Allah düşmanın hilesinden korusun” yazmaktadır. Hala kalenin içerisine çeşme, cami ve birkaç ev temel kalıntıları bulunmaktadır.

Babakale Limanı (Balıkçı Barınağı)
Muhtemelen kale ve liman yakın dönemlerde inşa edilmiş. Kaynaklarda kesin bir bilgi olmamakla beraber Babakale barınağını'nın temeli 1679 yılında atılmış görünüyor. Buraya o zamanki uğraşlar sonucu 5 km künk döşenerek dağlardan su getirilmiş ve Limana bir çeşme yapılmış. Ortalama 300 yıl öncelerine dayanan liman, ticari ve savaş gemilerinin uğradığı önemli bir merkez olarak planlanmış. Ayakkabı ustaları ile birlikte Moğolistan’dan 14 tane bıçak ustası ve bıçak yapmaları için Sicilya’dan da demir madeni getirilirmiş. Şimdi o bıçak ustalarından mesleğini sürdüren 2 usta kalmıştır ve halen bıçak üretirler.

Liman zamanında tam olarak bitirilememiş 100 metre kadar sıradan taş dolgu kaplanarak bugüne kadar beklemiştir. 2009 yılında bu tarihi limanın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için çalışmalara başlanmış ve 18 aylık bir sürede Babakale Limanı tamamlanarak hizmete açılmıştır. Beton liman, kışın balıkçı gemileri yazın yat ve tekneler için tarihi ve güzel bir korunak konumundadır.

Liman Teknik Bilgileri;
115 tekne bağlama kapasitelidir ve  su ürünleri kooperatifi tarafından işletir.(0535-333 42 56).

Liman içi derinlik 2-8 metre arasıdır. Tonoz yoktur, demir atılır. Su vardır. Yakıt tankerle getirilir.
Sert havaların hakim olduğu bir mevkidedir. Buna rağmen her havaya kapalıdır, özellikle lodos limanıdır ancak gündoğusunda, kaçaklar yukarıdaki tepelerden ve köy üstünden sert iner.

Yaz aylarında yer bulmak çok kolaydır, kışın balıkçı tekneleri ile doludur ve bu noktadan Türkiye’ye balık sevkiyatı yapılır. Kışın çok hareketlidir. İşte bizim balikci restoranımızın burada olmasının temel sebebide bu taze deniz mahsüllerini sizlere sunabilmek.
Limanın üstündeki köyde yerleşim bulunur. Burada  balikci motel,  balikci restoran, çamaşırhane  ve market  gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.

Kaynaklar;
https://www.coastguidetr.com/
http://www.canakkale.gov.tr/tr
http://www.babakale.net/
http://www.assosrehberim.com/
http://www.canakkale.com.tr/